27 Mart 2010 Cumartesi

ARCHAEOPTERYX BİR ARA GEÇİŞ FORMU DEĞİL, SOYU TÜKENMİŞ BİR KUŞ TÜRÜDÜR


arwin 1859'da Origin of Species (Türlerin Kökeni) isimli kitabını yayınladıktan sonra, onun iddialarını doğrulayacak ara geçiş formu arayışı başlamıştı. 1861'de Bavaria'daki Solenhofen kalkerlerinde bulunan ilk Archæopteryx fosili de, Darwinistler için teoriyi ayakta tutacak kurtarıcı bir fosil olarak görüldü. "Eski zamanlardan kalma kanat" anlamına gelen Archæopteryx'in iskeleti, nadir bulunan, çok kıymetli bir fosil olarak bir banka kasasında koruma altına alındı. 30 cm uzunluğunda, bir karga büyüklüğünde olan bu fosilin Darwinistler için önemi, fosil üzerindeki kuş ve sürüngene ait olduğu iddia edilen özelliklerden kaynaklanmaktaydı. Bir tür heves ve ön yargı ile bu fosil bir ara geçiş formu olarak sunuldu ve evrim teorisine kesin bir delil gibi yansıtılarak birçok müze sergisinde ve ders kitaplarında yerini aldı. Ancak bu fosilin yorumu hakkında yapılan eleştiriler ve ortaya konan çelişkiler duymazlıktan gelindi.

ARCHAEOPTERYX FOSİL ÖRNEKLERİ

Archæopteryx türüne ait 7 fosil örneği bulunmuştur. (Bunlara tek tüy fosili dahil değildir.) Bu fosillerin açıklamaları şöyledir:


Maxburg Örneği
1958'de (Londra türü gibi) Langenaltheim yakınlarında bulundu; 1959'da Heller tarafından tanıtıldı. Tür, yalnızca gövdeden oluşuyordu. Şu an nerede olduğu bilinmemektedir.

Haarlem veya Teyler Örneği
Tür, tüyden 5 yıl önce 1855'de Reindenburg yakınlarında bulundu. Ama bir müzede kaldı ve von Meyer tarafından Pterodactylus olarak sınıflandı. 1970'de Ostrom tarafından fosilin yeniden incelenmesi, tüylerini ve gerçek kimliğini ortaya çıkardı.

Solnhofen-Aktien ve Verein Örneği
1993'te P. Wellnhofer yeni bir tür tarif etti: Archæopteryx bavarica. Bu türün küçük sertleşmiş bir göğüs kemiğine ve farklı bir tüy görüntüsüne sahip olduğu rapor edildi.

Solnhofen Örneği
1960'larda Eichstatt yakınlarında bulundu ve 1988'de Wellnhofer tarafından açıklandı. Bu tür, başlangıçta Compsgnathus olarak tanımlandı, ama daha sonra Archæopteryx lithographica olarak tekrar sınıflandırıldı.

Eichstatt Örneği
Bu tür, 1951'de Workerszell tarafından bulundu ve Almanya'daki Münih Paleontoloji Müzesi'nden Peter Wellnhofer tarafından açıklandı. Bu fosil, türlerin en küçüğüdür; diğerlerinin üçte ikisi ölçüsündedir. Archæopteryx türünden çok farklı olmasına rağmen yine de bir Archæopteryx lithographica'dır.

Berlin Örneği
1877'de Blumenburg yakınlarında çıkarıldı ve bu Archæopteryx fosili 1884'te W. Dames tarafından sunuldu. Archæopteryx örnekleri içinde en ünlüsüdür. Bunun, Londra türünden daha iyi bir tür olduğu düşünüldü, çünkü (ne kadar parçalanmış olsa da) tam bir kafaya sahipti. Sonunda Berlin Müzesi'ne satıldı.

Londra Örneği
1861'de Langenaltheim yakınlarında bulundu, bu Archæopteryx fosili, Hermann von Meyer tarafından aynı yıl açıklandı. Bu ve Berlin türü, en iyi bilinen Archæopteryx fosilleridir. Sonunda amatör bir fosil bilimci olan Dr. Carl Haberlein tarafından İngiliz Müzesi'ne satıldı.
Archæopteryx'in kendine özgü birtakım özellikleri, onun evrimciler tarafından sürüngenlerden kuşlara bir geçiş canlısı olarak yorumlanmasına sebep oldu. 150 milyon yıllık, soyu tükenmiş bir kuşa ait olan bu fosilin, kuşlardan çok uzun zaman önce yaşamış, yarı sürüngen-yarı kuş özellikleri taşıyan bir canlıya ait olduğu öne sürüldü. Archæopteryx'in ön kollarındaki tüylü pençeler, ağzındaki dişler ve kemikli sürüngen benzeri kuyruğu, evrim teorisinin taraflı yorumlarına maruz kaldı. Söz konusu benzerlikler nedeniyleArchæopteryx'in dinozorlardan türediği fikri, ilk kez 1870'de Darwin'in fikirlerinin savunucularından olan Thomas Huxley tarafından ortaya atıldı.114

Evrim teorisine göre Velociraptor veya Dromaeosaur ismi verilen küçük yapılı dinozorların bir kısmı, ağaçların yüksek dallarından avlarının üstüne atlarken, zamanla kanatlanıp uçar hale gelmişti. Archæopteryx, sözde dinozor atalarından ayrılan ve yeni yeni uçmaya başlayan ilk türdü. Bu hikaye hemen her evrimci yayında yer alır. Oysa Archæopteryx fosilleri üzerinde yapılan son incelemeler, bu canlının kesinlikle bir ara geçiş formu olmadığını, sadece günümüz kuşlarından biraz daha farklı özelliklere sahip, soyu tükenmiş bir kuş türü olduğunu ispat etmektedir. Archæopteryx'in günümüz kuşlarından farksız bir iskelete, tüy yapısına ve uçuş kaslarına sahip olduğu ve başarılı bir biçimde uçtuğu, bugün bilim dünyasının ortak kabulüdür. Ayrıca bilimsel değerlendirmeler kanıtlamıştır ki,Archæopteryx sahip olduğu göğüs kemiği115 ve asimetrik tüy yapısıyla116 tam olarak uçucu bir kuştur. Genel evrimci iddiaların aksine, dişlerinin bulunması ise onun bir dinozor olduğunu göstermez.117

Kısacası Archæopteryx birtakım özgün özelliklerinden dolayı, yarı sürüngen-yarı kuş bir "ara form" olamaz. Özellikle 1992 yılında bulunan yedinci Archæopteryx fosili, bu konuyu kesinleştirmiş, daha önce "sürüngen benzerliği"ne dayanarak ortaya atılan evrimci iddiaları çürütmüştür. Bilim yazarı Richard Milton da Archæopteryx hakkındaki iddiaların geçersizliğine şöyle değinmektedir:
Kuşkusuz Archæopteryx keşfedilen önemli bir fosil olsa da, şu anda bu önemin tam olarak ne olduğunu söylemek güçtür. Daha da önemlisi; Darwinistler için bunun, doğal seçmeyle birlikte yürüyen rastgele genetik mutasyon mekanizmasını desteklediğini ileri sürmek imkansızdır. Archæopteryx bu mekanizmaların hiçbiri için kanıt oluşturmamaktadır, çünkü fosil kayıtlarında, tıpkı Eohippus gibi, hiç bilinen doğrudan atası ve soyu olmayan, tamamen izole bir fosildir.118
Günümüzde Archæopteryx'in bir geçiş formu olmadığı anlaşıldığından, pek çok evrimci artık yeni bir delil arayışına girmek gerektiğinde hemfikirdir. Alan Feduccia Archæopteryx'le ilgili evrimci iddiaların yanlışlığını şöyle ifade etmektedir:
Paleontologlar Archæopteryx'i yerdeki tüylü dinozorlara döndürmeye çalıştı. Ama dönmedi. O bir kuş, tüneyen bir kuş. Hiçbir söylenti bunu değiştiremeyecek.119
Yale Üniversitesi, Jeoloji Kürsüsü profesörü olan John H. Ostrom bir evrimci olmasına rağmen, iddiaların delilsiz olduğunu kendisi de kabul etmektedir:
Zdenek Burian, kuşlardaki uçuşun evriminde Archæopteryx öncesi basamağın, ki genel olarak Pro-avis (uçuş öncesi) olarak adlandırılır, yeniden düzenlenmesini yapmıştır. Herhangi bir Pro-avis'e ait hiçbir fosil kanıtı yoktur.120
Bir başka evrimci bilim adamı Colin Patterson, bu tür iddiaların bilimsellikten uzak olduğuna şu ifadelerle değinmektedir:
Archæopteryx tüm kuşların atası mıdır? Belki evet, belki hayır: Bu soruyu cevaplamanın hiçbir yolu yoktur. Bir formun diğerini nasıl ortaya çıkardığı ve aşamaların doğal seleksiyonla nasıl kayırıldığının nedenlerini bulmak için hikayeler uydurmak yeterince kolaydır. Fakat bu tür hikayeleri teste tabi tutma imkanı olmadığından bilimin parçası değildirler.121
İlerleyen satırlarda detaylarına değineceğimiz bu nedenlerden dolayı, Archæopteryx'i "ilkel kuş" olarak tanımlayan evrimci tez yanlıştır. Fakat bu fosilin Darwinistler için vazgeçilmez bir önemi vardır: Bu önem, hayali evrim sürecine bir kanıt olmasından değil, üzerinde rahatlıkla spekülasyon yapılabilmesinden kaynaklanmaktadır. Geçersizliği defalarca ispatlanmış olmasına rağmen, bu fosil mümkün olan her fırsatta çok önemli bir delilmiş gibi gündeme getirilmektedir. Çünkü evrim teorisinin temel iddiasını oluşturan ara geçiş fosilleri bir türlü bulunamamaktadır. Adeta bir "kurtarıcı" olarak görülen ve evrimcilerin kullanabileceklerini sandıkları tek örnek olması bakımından Archæopteryx'in gözden çıkarılması, evrim teorisine ağır bir darbe olacaktır. Dolayısıyla Archæopteryx'in hala bir delil gibi sunulması, bilimsel değil dogmatik bir vazgeçememe durumudur.

114. Richard Milton, Shattering the Myths of Darwinism, Park Street Press, Rochester, Vermont, 1997, s. 1. 
115. http://www.netcevap.net/masallar_ 030513_0527.html; [Nature, cilt 382, 1 Ağustos 1996, s. 401.]
116. http://www.netcevap.net/masallar_ 030513_0527.html; [Carl O. Dunbar, Historical Geology, John Wiley and Sons, New York 1961, s. 310.]
117. Richard L. Deem, "Demise of the 'Birds are Dinosaurs' Theory"; http://www.direct.ca/trinity/dinobird.htm
118. Richard Milton, Son Tartışmalar Işığında Darwinizm'in Mitleri, Gelenek Yayıncılık, Eylül 2003, çev: İbrahim Kapaklıkaya, s. 139.
119. Alan Feduccia, "Archæopteryx: Early Bird Catches a Can of Worms", Science, cilt 259, no. 5096, 5 Şubat 1993, s. 764-765.
120. John Ostrom, "Bird Flight: How Did It Begin?", American Scientist, no. 67, Ocak-Şubat 1979, s. 47. 
121. Colin Patterson, Darwin's Enigma: Fossils and Other Problems, Master Book Publishers, El Cajon CA, 4. baskı, 1988, s. 89.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder