26 Mart 2010 Cuma

HAYALİ DİNOZOR-KUŞ BAĞLANTILARI


nceki bölümlerde detaylı olarak değindiğimiz gibi kuşların dinozorlardan evrimleşmiş olmaları imkansızdır, çünkü bu iki canlı grubu arasındaki büyük fizyolojik farklılıkları ortadan kaldırabilecek doğal bir mekanizma yoktur. Ancak bu imkansızlığa rağmen, evrimciler kuşların dinozorlardan evrimleştikleri senaryosunu çeşitli şekillerde gündeme getirmektedirler. Bunun için sıkça başvurulan yöntemlerden biri, "kuş tüylerine sahip dinozorlar" anlamına gelen "dino-kuş" haberleridir. Geçtiğimiz 10 yıl içinde Darwinist medyanın en gözde propaganda malzemelerinden biri olan sözde dino-kuşlar gerek rekonstrüksiyon (canlandırma) çizimlerle, gerekse iddialı başlıklarla birer gerçek gibi lanse edildiler. Yapılan bu keskin açıklamalar ise, pek çok insanı geçmişte yarı kuş-yarı dinozor canlıların yaşadığı konusunda ikna etme amacı taşımaktaydı.

Bu senaryonun ısrarla gündeme getirilmesi; kanıtlanmış bir gerçek gibi sunulması; itiraz, eleştiri ve aleyhteki kanıtların tamamen görmezden gelinmesi; dino-kuş hikayelerini topluma kabul ettirmeye yönelik, kasıtlı bir propaganda olduğunun açık bir göstergesidir. İlerleyen sayfalarda tek tek inceleyeceğimiz taraflı fosil yorumları, bu konudaki ciddiyetsizliği ve yürütülen propagandanın aldatıcılığını gözler önüne sermektedir.
Gerçekte kuşların dinozorlardan evrimleştiği iddiası, evrim teorisini savunan pek çok paleontolog veya anatomist tarafından karşı çıkılan bir spekülasyondan ibarettir. Örneğin daha önce de belirttiğimiz gibi, dünyanın en ünlü ornitologlarından (kuş bilimcilerinden) ikisi, Alan Feduccia ve Larry Martin bunun tamamen yanlış bir senaryo olduğu kanısındadırlar. Bu durum, ABD'deki üniversitelerde okutulan Gelişimsel Biyoloji (Developmental Biology) adlı ders kitabında şöyle aktarılmaktadır:
Kuşların dinozor olduklarına tüm biyologlar inanmıyorlar.... Bu grup bilim adamı, dinozorlar ve kuşlar arasındaki farklılıkları vurguluyorlar ve bu farklılıkların çok büyük olduğunu ve dolayısıyla kuşların kendilerinden önceki dinozorlardan evrimleşmiş olamayacağını savunuyorlar. Örneğin Alan Feduccia ve Larry Martin, kuşların bilinen herhangi bir dinozor grubundan evrimleşmiş olamayacağı görüşündeler. Bazı çok önemli kladistik (soy ilişkisi) bilgilerine karşı çıkıyorlar ve kendi iddialarını gelişimsel biyoloji ve biyomekanik ile destekliyorlar.172
Birtakım evrimci yayınlarda ise "kuşların dinozorlardan evrimleştiği" iddiasından, sanki somut delillere dayalı ve bilim dünyasınca kabul edilen bir tez gibi söz edilir ve "tek tartışma konusunun hangi dinozor türü olduğu" izlenimi verilmeye çalışılır. Larry Martin önceleri dino-kuş iddiasını savunduğu halde, yaptığı araştırmalar sonucunda bu iddianın geçersizliğini görmüş ve bu fikirlerinden vazgeçmiştir:
Önceden bulunmuş delillere her baktığımda ve sonra theropodların kökeni hakkında bir iddiada bulunduğumda, bunun doğru olmadığını gördüm. Çünkü herşey onun yetersiz olduğunu gösteriyor. Konunun aslı ise... kuşlarla aynı özelliklere sahip olduklarından ciddi şüphe duyuyorum ve kuşların theropod kökenli olduğunu destekleyen dikkate değer ölçüde özellikler bulunduğunu düşünmüyorum.173
Alan Feduccia da evrim teorisinin kuşların kökeni konusunda içinde bulunduğu belirsizliği kabul etmekte ve kasıtlı olarak sürdürülen, gerçekte ise hiçbir dayanağı olmayan "dino-kuş" furyasına itibar etmemektedir. Alan Feduccia'nın The American Ornithologists' Union (Amerikan Ornitologlar Birliği) tarafından yayınlanan ve ornitolojinin en teknik tartışmalarına zemin olan The Auk dergisinde kaleme aldığı, Ekim 2002 tarihli "Birds are Dinosaurs: Simple Answer to a Complex Problem" (Kuşlar Dinozordur: Karmaşık Bir Soruna Basit Bir Cevap) başlıklı yazıda çok önemli bilgiler verilmektedir. Feduccia, 1970'lerde John Ostrom tarafından gündeme getirilen ve o zamandan bu yana hararetle savunulan, kuşların dinozorlardan evrimleştiği iddiasının bilimsel kanıtlardan yoksun olduğunu, böyle bir evrimin mümkün olmadığını detaylarıyla anlatmaktadır. Evrimciler arasında bu konuda Feduccia yalnız değildir. Pennsylvania Üniversitesi'nden anatomi profesörü evrimci Peter Dodson da, kuşların theropod dinozorlarından evrimleştikleri iddiasına şüphe ile baktığını açıklamaktadır:
Kalıtım faktörlerine ve dinozorların felaket şekilde nesillerinin tükenmesine karşı çıkıyorum; endotermik dinozorlara karşı tereddütlüyüm, kuşların atası olarak theropodlara karşı kuşkuluyum.174
Bir evrimci olmasına karşın, evrim teorisinin gerçek dışı iddiaları hakkında itiraflarda bulunan Peter Dodson, evrimci meslektaşları tarafından ağır bir dille eleştirilmektedir. Dodson bir yazısında bu eleştirilere cevap vererek, şunları dile getirmektedir:
Şahsen, kuşa en çok benzeyen maniraptora dinozorlarının, kuşların ortaya çıktığı dönem olarak kabul edilen tarihten 25-75 milyon yıl kadar sonra bulunmasını problemli buluyorum... Hiçbir fosil bulgusuna dayanmayan hayali evrimsel soy ilişkileri, düpedüz aldatmacaya dayanan bir çözümdür; kladistiğin (canlıları sözde evrimsel soy ağaçlarına göre sınıflandırma sistemi) mecburen kabul etmek zorunda kaldığı zorlama bir kavramdır. Kretase döneminin sonlarında yaşayan maniraptoraların kuşların gerçek ataları olmadığı, bu iki canlı grubunun sadece "kardeş aile" oldukları zaten kabul edilmiştir. Jurasik dönemde yaşayan oldukça gelişmiş ve hızla evrimleşmiş maniraptoraların, Archæopteryxörneğinde de görüldüğü gibi, kuşlara dönüştüğü ve gelişmeye son derece müsait olan bu soyun daha sonra evrimsel bir durgunluk içine girdiğine ve milyonlarca yıl ana özelliklerinin değişmeden varlığını sürdürdüğüne inanmamız mı isteniyor? Yoksa kuşların gerçek ataları morfolojik olarak daha temel canlı gruplarından mı geliyor ve bunları sınıflandırmak daha mı zor? Eğer böyle ise, o zaman problemin çözüldüğü konusunda neden ısrar ediyoruz?175
Alan Feduccia ise, Çin'de bulunduğu öne sürülen "dino-kuş"lar hakkında çok önemli bir gerçeği açıklamaktadır: Tüylü dinozor olarak ileri sürülen sürüngen fosillerinin üzerinde bulunan "tüyler"in kuş tüyü olduğu kesin değildir. Aksine "dino-fuzz" denen bu fosil izlerinin, kuş tüyleri ile ilgisi bulunmadığını gösteren pek çok kanıt vardır. The Auk dergisinde yayınlanan bir makalesinde Feduccia şunları ifade etmektedir:
İlkel kuş tüylerine sahip olduğu ileri sürülen fosillerin çoğunu incelemiş kişiler olarak, ben ve diğer pek çok uzman, bu yapıların ilkel kuş tüyleri (protofeathers) olduğuna dair inandırıcı bir kanıt görmemekteyiz. Pek çok Çin fosili, "dino-fuzz" olarak adlandırılagelen garip birer haleye sahiptir, ama her ne kadar bu materyal kuş tüyleri ile homolog (benzer) sayılsa da, bu yöndeki argümanlar ikna edicilikten çok uzaktır.176
Yapılan Son Araştırmalar Tüylü Dinozor İddialarına Darbe İndirdi

Güney Afrika'daki Durban-Westville Üniversitesi'nden bir paleontolog olan Theagarten (Solly) Lingham-Soliar, "dinozor tüyü" diye adlandırılan tüye benzer fosilleşmiş yapıların, sadece çürüyen dinozor bağ dokuları olabileceğini fotoğraflarla belgeledi.

Profesör Lingham-Soliar, bir yunusu bir yıl boyunca yarı hava geçiren bir nehir içine gömerek bir deney gerçekleştirdi. Yapılan deney için yunusun seçilmesinin sebebi, et dokusunun kolaylıkla analiz edilebilmesiydi. Bu sürenin sonunda Güney Afrikalı profesör, yunusta çoğu canlının vücudunda bulunan ve bağ dokusunu oluşturan kolajen demetlerini, mikroskop altında yakından inceledi. Profesör Lingham-Soliar'a göre çürümüş yunus bedenindeki çözülmüş kolajen demetleri, "şaşırtıcı biçimde tüylere benzerlik göstermekte"ydi.1
Alman Naturwissenschaften dergisi bu gelişme ile ilgili şu yorumda bulundu:
Bu bulgular tüylü dinozor tezini destekleyen kişilerin görsel resimlere dayanmalarına ciddi şüphe düşürmekte ve günümüz tüylerininin başvuru kaynağı olarak kullanılacak daha ciddi teşhis yöntemlerine ihtiyaç duyulduğunu göstermektedir.2
Bu bulguyla birlikte, bir yunusun bile "dinozor tüyü" denen izleri bırakabileceği ortaya çıktı. Bu sonuç, "dinozor tüyü" sahibi canlıları kuş saymanın hiçbir dayanağı olmadığını bir kez daha gösteriyordu.

1. Stephen Strauss, "Buried dolphin corpse serves science", 11 Kasım 2003; 
http://www.globeandmail.com/servlet/ArticleNews/TPStory/LAC/20031111/UDINO11/TPScience/
2. Stephen Strauss, "Buried dolphin corpse serves science", 11 Kasım 2003;
http://www.globeandmail.com/servlet/ArticleNews/TPStory/LAC/20031111/UDINO11/TPScience/ 

Feduccia, dino-kuş iddialarının savunucularından Richard O. Prum'u örnek vererek bu konudaki ön yargılı yaklaşıma şöyle değinmektedir:
Prum'un görüşü pek çok paleontolog tarafından paylaşılmaktadır: Kuşlar dinozordur; dolayısıyla dromaeosaurlar(theropod dinozorlar) üzerinde korunmuş herhangi bir ipliksi yapı, mutlaka ilkel kuş tüyü olmalıdır.177
Feduccia'ya göre bu ön yargıyı çürüten nedenlerden biri, kuşlarla hiçbir ilgisi kurulamayacak fosillerde de söz konusu "dino-fuzz" izlerine rastlanmasıdır:
En önemlisi, dino-fuzz şimdi artık çok sayıda kategoride keşfedilmektedir. Bunların bazıları henüz yayınlanmamıştır, ama özellikle Çin'de bulunmuş bir Pterozor'da (uçan sürüngen) ve bir Therizinosaur'da (etobur bir dinozor grubu) bunlar bulunmuştur. En şaşırtıcı durum ise, dino-fuzz'a çok benzeyen deri fiberlerinin Jurasik devre ait birIchthyosaur'da da bulunmuş ve detaylı olarak tarif edilmiş olmasıdır. (Ichthyosaurlar, soyu tükenmiş deniz sürüngenleridir.) Söz konusu canlılardaki dallanmış fiberlerin bazıları, morfoloji açısından, "ilkel kuş tüyleri" (protofeather) denen ve (Çinli paleontolog) Xu tarafından tanımlanan yapılara çok benzerdir. Sözde "ilkel kuş tüylerinin" Archosaurlarda (Mezozoik döneme ait sürüngenlerde) böyle geniş bir dağılıma sahip olması, bunların kuş tüyleri ile hiçbir ilgileri olmadığını tek başına gösteren bir delildir.178
Feduccia, geçmişte de fosillerin çevresinde bazı yapılar bulunduğunu, ancak fosile ait sanılan bu yapıların, sonradan inorganik maddeler olduğunun belirlendiğini hatırlatmaktadır:
İnsanın aklına, Solnhofen fosillerinde bulunan ve dendritler olarak bilinen çalı benzeri izler gelmektedir. Bitkiye benzer şekillerine rağmen, bu yapıların aslında, fosil yataklarında, çatlaklardan veya fosillerin kemiklerinden oksitlenerek sızan manganez solüsyonunun etkisiyle oluşan inorganik yapılar olduğu artık bilinmektedir.179
Bu konuda dikkat çekici bir diğer nokta ise, "tüylü dinozor" olarak gündeme getirilen fosillerin tümünün Çin'de bulunmuş olmasıdır. Acaba bu fosiller neden dünyanın başka hiçbir yerinde değil de Çin'de ortaya çıkmaktadır? Hem de Çin'deki fosil yatakları, sadece "dino-fuzz" gibi belirsiz bir yapıyı değil, aynı zamanda kuş tüylerini de son derece iyi şekilde saklayabilecek bir yapıya sahipken? Feduccia bu şüpheli duruma şöyle dikkat çekmektedir:
Aynı zamanda, neden vücudun dış yüzeyinin saklanabildiği başka yataklarda bulunan başka theropodların ve diğer dinozorların hiçbir "dino-fuzz"a sahip olmadıkları, aksine herhangi bir kuş tüyü benzeri yapıdan tamamen yoksun gerçek sürüngen derisine sahip oldukları da açıklanmalıdır. Ve neden dino-fuzz'a sahip Çinli dromaeosaur fosilleri, normalde bekleneceği şekilde kuş tüyü sapı sergilememektedirler? Eğer bunlar gerçekten var olsa, kolaylıkla korunmuş olabilirdi.180
Peki Çin'de bulunan tüm bu sözde "tüylü dinozorlar" nedir? Sürüngenler ile kuşlar arasında ara geçiş formları gibi gösterilen bu canlıların gerçek kimliği nedir? Feduccia, "tüylü dinozor" olarak gösterilen canlıların bir kısmının "dino-fuzz" sahibi soyu tükenmiş sürüngenler, bazılarının da gerçek kuşlar olduğunu şöyle açıklamaktadır:
Açıktır ki, aslında, Çin'in Yixian ve Jiufotang bölgelerindeki Kretase devrine ait göl yataklarında iki farklı fosil olgusu vardır; birisi "dino-fuzz" kalıntıları sergileyen -ki bunun iyi bir örneği sözde "tüylü dinozor"ların ilk bulunan örneği olan Sinosauropteryx'tir- gruptur. Diğeri ise gerçekten kuş tüylerine sahip olanlardır; Nature dergisinin kapağında gösterilen ve tüylü dinozorlar olarak sunulan ancak sonradan önemsiz, uçucu olmayan kuşlar olduğu anlaşılan fosiller gibi.181
Peter Dodson ise "Şunu eklemek konusunda acele ediyorum ki, bilinen küçük theropodların hiçbiri -bunlara Deinonychus, dromaeosaurus, Velociraptor, UnenlagiaSinosauropteryx,ProtarcheæopteryxCaudipteryx de dahil olmak üzere- kuşların kökenine ait değil. Bunların hepsi Kretase devrine ait fosiller..." der.182 Bunun anlamı, bu canlıların kuşların atası olamayacağıdır, çünkü bilinen ilk kuş olan Archæopteryx, Kretase devrinden çok önceleri yaşamıştır.
Kısacası, tüm dünyaya "tüylü dinozor" veya "dino-kuş" olarak gösterilen fosiller, ya tavuklar gibi uçucu olmayan bazı kuşlara ya da "dino-fuzz" denen, ancak kuş tüyleri ile ilgisi bulunmayan bir yapıya sahip olan sürüngenlere aittir. Ortada kuşlar ve sürüngenler arasında "ara form" oluşturacak tek bir fosil bile yoktur. Dolayısıyla, "kuşlar dinozordur" tezinin fosillerle kanıtlandığı iddiası tümüyle gerçek dışıdır.

172. Scott F. Gilbert, "Did Birds Evolve from the Dinosaurs?", Developmental Biology, 6. baskı, bölüm 16.4; http://www.devbio.com/article.php?ch=16&id=161
173. Case of the Flying Dinosaur, NOVA, Boston Video, 1991.
174. Peter Dodson, "Mesozoic Feathers and Fluff", American Paleontologist, 2001, cilt 9, no. 1, s. 7.
175. Peter Dodson, Response by Peter Dodson, American Paleontologist, 2001, cilt 9, no. 4, s. 13-14.
176. Alan Feduccia, "Birds are Dinosaurs: Simple Answer to a Complex Problem", The Auk, cilt 119, no. 4, Ekim 2002, s. 1187-1201.
177. Alan Feduccia, "Birds are Dinosaurs: Simple Answer to a Complex Problem", The Auk, cilt 119, no. 4, Ekim 2002, s. 1187-1201.
178. Alan Feduccia, "Birds are Dinosaurs: Simple Answer to a Complex Problem", The Auk, cilt 119, no. 4, Ekim 2002, s. 1187-1201.
179. Alan Feduccia, "Birds are Dinosaurs: Simple Answer to a Complex Problem", The Auk, cilt 119, no. 4, Ekim 2002, s. 1187-1201.
180. Alan Feduccia, "Birds are Dinosaurs: Simple Answer to a Complex Problem", The Auk, cilt 119, no. 4, Ekim 2002, s. 1187-1201.
181. Alan Feduccia, "Birds are Dinosaurs: Simple Answer to a Complex Problem", The Auk, cilt 119, no. 4, Ekim 2002, s. 1187-1201.
182. Peter Dodson, "Origin of Birds: The Final Solution?", American Zoologist, cilt 40, 2000, s. 505-506.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder