26 Mart 2010 Cuma

BÖCEKLERDE UÇUŞUN KÖKENİ



öcekler, canlı sınıflamasında, artropodlar (eklem bacaklılar) filumunun içinde yer alan Insecta alt filumunu oluştururlar. Yeryüzünde uçuş yeteneğine sahip olan dört farklı canlı grubundan biri, söz konusu Insecta alt filumundaki uçabilen böceklerdir. (Diğer üç grup; kuşlar, uçan sürüngenler ve yarasalardır.)

Diğer gruplarda olduğu gibi, böceklerde de uçuşun kökeni evrim teorisi açısından büyük bir çıkmaz oluşturur.

Uçan böceklerin kökenine gelmeden önce, genel olarak böceklerin kökenini incelemekte yarar vardır. Bu konu da evrim teorisi için çözülemez bir bilmecedir. En eski böcek fosilleri, Devoniyen devrine (417-354 milyon yıl öncesine) aittir. Bu döneme ait fosil tabakalarında böcekler, kusursuz yapılarıyla bir anda ortaya çıkmaktadırlar ve ataları olarak belirlenebilecek hiçbir canlı yoktur. Bu nedenle ünlü Fransız paleontolog Pierre Paul Grassé, "böceklerin kökeni konusunda tam bir karanlık içindeyiz" demektedir.227



Meganeura adındaki, Geç Karbonifer dönemine (306 milyon yıl öncesine)ait yusufçuk fosili, günümüzde yaşayan örneklerinden farksızdır.
Örneğin hamam böcekleri yeryüzü katmanlarında aniden ve bugünkü yapılarıyla belirirler. Amerikan Doğa Tarihi Müzesi'nden Betty Faber, "350 milyon yıl öncesine ait hamam böceği fosillerinin günümüzdekilerle aynı olduğunu" bildirmektedir.228 Örümcek, kene ve kırkayak gibi canlılar ise gerçekte böcek değildir, ama çoğunlukla böcek olarak anılır. American Association for the Advancement of Science'ın (Amerikan Bilimsel Gelişim Topluluğu) 1983'teki yıllık toplantısında, bu canlılarla ilgili çok önemli fosil bulguları sunulmuştur. Örümcek, kene ve kırkayaklara ait olan 380 milyon yıllık bu fosillerin en dikkat çekici özelliği ise, yaşayan örneklerinden farksız oluşlarıdır. Bulguları inceleyen bilim adamlarından biri, fosiller hakkında "sanki dün ölmüş gibiler" yorumunu yapmıştır.229

Uçabilen böceklerin bilinen en eski örneği ise yusufçuktur. Bunlar Pennsylvanian devrinde (325-286 milyon yıl önce) ortaya çıkarlar; fosil kayıtlarında tıpkı diğer türler gibi, aniden belirirler ve ataları yoktur. Örneğin Pennsylvanian devrine ait 320 milyon yıllık bir yusufçuk fosili, günümüzdeki örnekleri ile aynı kanat yapısına ve özelliklere sahiptir.

Evrimciler açısından bir diğer çıkmaz da yusufçuk ve sinek gibi uçucu böceklerin, kanatları olmayan diğer böcek türleri ile birlikte aynı fosil katmanlarında bulunmalarıdır. Bu da kanatlı böceklerin, kanatsız böceklerden evrimleştiği iddiasını alt üst etmektedir. Biomechanics in Evolution (Evrimde Biyomekanik) adlı kitaplarında, Robin Wootton ve Charles P. Ellington bu konuda şunları söylemektedirler:

Böcekler, Orta ve Üst Karbonifer devirlerinde ilk kez ortaya çıktıklarında, birbirlerinden çok farklıdır ve büyük bir bölümü de kanatlıdır. Birkaç tane kanatsız ve daha ilkel böcek vardır, ama hiçbir ara form bilinmemektedir.230

Evrim teorisinin iddiası, canlıların ilkelden gelişmişe doğru evrim geçirdiğidir. O halde böceklerin günümüzdekilerle aynı özellikleri taşımaları ve kendilerinden önce yaşamış ilkel canlılar olmaması, bunların evrimle var olmadıklarının kesin bir delilidir. Böcekleri de -diğer tüm canlılar gibi- kendilerine uçuş özelliği kazandıran vücut tasarımları ve kanatları ile, alemlerin Rabbi olan Yüce Allah yaratmıştır.

Böceklerdeki uçuş için özel tasarım

Böcekler, araştırmacıları hayranlık içinde bırakan son derece üstün tasarımlara sahiplerdir. Bu küçük canlıların bazıları havada asılı durabilir, geriye uçabilir, aniden saatte 150 km'nin üstünde hız yapabilir ve bir savaş pilotundan daha üstün nitelikli uçuş akrobasisi sergileyebilirler. Böcekler mükemmel kanatlara, hafif bir iskelete, denge sağlayıcı organlara, yön bulmaları ve havalanmalarını sağlayacak uyarı sistemleri gibi son derece ileri uçuş tekniklerine sahiplerdir. Ayrıca vücutları, bacaklarını ve kanatlarını hareket ettiren güçlü kaslarla çevrilidir.

Bilim dünyası son otuz yıldır böceklerdeki üstün uçuş performansını anlamak için çalışmalara ağırlık vermiştir. Uçaklar motor yardımıyla ileri doğru itilerek, kanatları üstündeki hava akımı ile çalışırlar. Böceklerin ise havalanmak için motorları yoktur. Ancak kanatlarını çırparak oluşturdukları türbülanslı hava akımı sayesinde çok kuvvetli bir kaldırma kuvveti elde ederler.231

Çoğu böceğin yerden havalanmak için, ince kanatlarını hızla çırpması gerekir. Bir böcek uçarken saniyede ortalama birkaç yüz defa kanat çırpar. Kanatlarını saniyede 600 defa çırpabilen böcekler bile vardır.232 Bu kadar hareketin bir saniye gibi kısa bir sürede yapılması, bu tasarımın teknolojik olarak taklit edilmesini imkansız kılmaktadır.

YUSUFÇUKLARIN UÇUŞ SİSTEMİ BİR YARATILIŞ HARİKASIDIR
Yusufçuklar kanatlarını kendi üzerlerine katlayamazlar. Ayrıca uçma kaslarının, kanatları hareket ettirme şekli diğer böceklerinkinden farklıdır. Sırf bu özellikleri nedeniyle evrimciler yusufçukların "ilkel böcekler" olduğunu iddia ederler. Oysa "ilkel böcek" denen yusufçukların uçuş sistemi bir tasarım harikasıdır. Dünyanın önde gelen helikopter üreticisi Skorsky, geliştirdiği bir modelinin tasarımını yusufçuğu örnek alarak gerçekleştirmiştir.1 Bu projede Skorsky ile ortak çalışma yürüten IBM firması, yusufçuğun resmini bir bilgisayara (IBM 3081) aktarır. Bilgisayarda, yusufçuğun havadaki manevraları da göz önüne alınarak 2000 adet özel çizim gerçekleştirilmiştir. Çalışma sonunda yusufçuktan alınan örneklerle, Skorsky'nin asker ve malzeme taşımak için ürettiği bir helikopter modeli ortaya çıkmıştır.

Doğa fotoğrafçısı Gillian Martin ise yusufçukları incelemek amacıyla 2 yıl süren bir çalışma yürütmüştür.2 Bu çalışma sonunda elde edilen bilgiler, söz konusu canlıların son derece kompleks bir uçuş sistemine sahip olduklarını göstermektedir.

Yusufçuğun vücudu, metalle kaplanmış izlenimi veren halkalı bir yapıya sahiptir. Buz mavisinden bordoya kadar çeşitli renklerdeki gövdenin üzerinde, çaprazlama yerleşmiş iki çift kanat bulunur. Bu yapı sayesinde, yusufçuk çok iyi bir manevra yeteneğine sahiptir. Uçuşu hangi hızda ve hangi yönde olursa olsun, aniden durup ters yönde uçmaya başlayabilir veya havada sabit durup avına saldırmak için uygun bir pozisyon bekleyebilir. Bu durumda iken, olduğu yerde kıvrak bir dönüş yaparak avına yönelebilir. Çok kısa sürede, böcekler için şaşırtıcı sayılabilecek bir hıza; saatte 40 km'ye ulaşır. (Olimpiyatlarda 100 m koşan atletlerin hızı saatte 39 km kadardır).

Çok yüksek hızlarda uçarken ani manevralar yapabilen yusufçuğun görme yeteneği de kusursuzdur. Yusufçuk gözü, dünyanın en iyi böcek gözü olarak kabul edilir. Her birinde 30.000 kadar ayrı mercek bulunan bir çift göze sahiptir. İki yarım küreye benzeyen ve başının yarısı kadar yer kaplayan gözler, böceğe çok geniş bir görüş sahası sağlar. Yusufçuk, gözleri sayesinde neredeyse arkasında olup bitenleri bile görebilir.3


Görüldüğü gibi yusufçuk, her biri tek tek mükemmel yapıya sahip bir sistemler bütünüdür. Bu sistemlerin herhangi birindeki küçük bir eksiklik, diğer sistemlerin de işe yaramamasına yol açacaktır. Ama sistemlerin hepsi kusursuzca yaratılmıştır ve bu sayede canlı, yaşamını sürdürür.

1. "Exploring The Evolution of Vertical Flight - at The Speed of Light", Discover, Ekim 1984,ss. 44-45.
2. "Helikopter Böceği", Star, 16 Ağustos 1984, ss. 32-33.
3. David Attenborough, Yaşadığımız Dünya, İnkılap Kitabevi, İstanbul, 1982, s. 52.

Nitekim California Üniversitesi'nde biyoloji profesörü olan Michael Dickinson ve arkadaşlarının meyve sineklerinin uçuş tekniğini ortaya koyabilmek için geliştirdikleri robot, meyve sineğinin 100 katı büyüklüğündedir ve sineğin kanat hızının ancak binde biri hızla kanat açıp kapama hareketi gerçekleştirebilmektedir. Üstelik her beş saniyede ancak bir kanat hareketi yapan robot sineğin bu hareketi için, 6 ayrı motor kullanılmaktadır.233


Prof. Michael Dickinson
Profesör Dickinson gibi birçok bilim adamı, yıllardır böceklerin kanat çırpma hareketlerindeki ayrıntıları ortaya koymak için çeşitli deneyler yapmaktadırlar. Meyve sinekleri üzerinde yapılan bu deneyler sırasında Dickinson, sineğin kanatlarını, -basit menteşelerle tutturulmuş gibi düz hareketlerle kullanmadığını, aksine son derece kompleks aerodinamik tekniklerden yararlandığını tespit etmiştir. Ayrıca her çırpmada kanatların yönü değişmektedir: Aşağı hareket eden kanatta, üst kısım yukarı bakarken, yukarı harekette kanat döner ve bu kez kanadın alt kısmı yukarı bakar. Bu kompleks uçuş tekniğini analiz etmek isteyen bilim adamları ise, uçak kanatları için kullanılan "klasik aerodinamiğin" yetersiz olduğunu ifade etmektedirler.


M. Dickinson'ın böceklerdeki uçuş tekniğini anlamak ve taklit etmek üzere oluşturduğu simülasyon deneylerinden bir tanesi. (üstte solda)
Drosophila melanogaster: Kanatlarını saniyede 200 defa çırpan bu meyve sineği, doğadaki en kompleks aerodinamiğe sahip canlılardan biridir. Yukarıda sağda, saniyenin binde birlik zaman dilimine ait bir simülasyon görüntüsü yer almaktadır. 
Meyve sinekleri de uçmak için birden fazla aerodinamik özellikten yararlanırlar. Örneğin kanatlar bir vuruş meydana getirdiğinde, arkasında girdaplı, komplike bir hava dalgası bırakır. Kanat geri dönerken de bunu dümen gibi hava dalgasının içinden geçirerek daha önce kaybettiği enerjisinin bir kısmını yeniden devreye sokar. Saniyede 200 kez kanat çırpan 2.5 milimetrelik meyve sineğinin uçmasını sağlayan kas, tüm böceklerin uçuş kaslarının arasında en güçlüsü olarak kabul edilir.234 Hürriyet Bilimdergisinde sineklerin kanat çırpma esnasındaki hız ve denge mükemmelliğinden şöyle söz edilmektedir:
Bir pilota göre, dik açıdaki kanatları eğmek çok tehlikelidir. Uçak havalandıkça, kanadın üzerinde hareket eden hava akımının, kanadın kenarına tutunması da zorlaşır. Akım tamamen gittiğindeyse, uçak yüksekliğini kaybeder ve sendeler. Öte yandan, sinek uçağa göre avantajlıdır, çünkü kanatlarını tek bir pozisyonda tutmak zorunda değildir. Sinek, kanatlarını öyle çabuk çırpar ki, kanadın, uçuşu yönlendiren ucunun hava akımıyla bağlantısı kesilene kadar bir hareket daha gerçekleşir. Her hareketin sonunda sinek, kanatlarını kendi etrafında döndürerek, kanatların ters yönde çırpılmasını sağlar. Bu yeni bir girdap oluşturur ve hiçbir sendeleme gerçekleşmez.235

M. Dickinson ve ekibi, böceklerin uçuşundaki aerodinamiği incelerken, gelişmiş bir teknoloji kullanmışlar; ancak yine de böceklerin manevra kabiliyetindeki kusursuzluğu tam olarak anlayabilmiş değildirler.
Kanatlar, böcekler için son derece önemlidir, çünkü kanatlardaki ince kanallar hava ve kanın geçişini mümkün kılar.236 Ancak sineklerde, kanatların yanı sıra sahip oldukları keskin gözler, denge için kullandıkları ufak arka kanatlar ve kanatların zamanlamasını ayarlayan alıcılar gibi daha pek çok detay da, yaratılışlarındaki mükemmelliği artırmaktadır. Tüm bunların aynı anda var olması gerekir. Bir tek kanatları besleyen sistemin bulunmaması, göğüs kaslarının havalanmayı sağlayacak güce sahip olmaması ya da canlı metabolizmasının kanat çırpma hızını ve uçuşu destekleyecek enerjiyi sağlayamaması, uçuş için tek başına yeterli bir engeldir. Tüm bu özelliklerin böceğin bedeninde eksiksizce var olması ve bunların kusursuz bir uyumla çalışması ise, Yüce Allah'ın üstün yaratışının delillerindendir.

Evrim teorisinin böcek uçuşu konusundaki bir diğer çıkmazı, farklı uçucu böcek grupları arasında akrabalık ilişkisi kurulamamasıdır. Bu da onları, tüm bu farklı gruplarda uçuşun ayrı ayrı evrimleştiğini iddia etmeye mecbur bırakmaktadır. Rastgele mutasyonlarla bir kez bile evrimleşmesi mümkün olmayan kanatların, bazı böcek türlerinde ayrı ayrı dört defa evrimleştiği ileri sürülmektedir. (Hatta evrimci senaryoya göre evrimleşmiş kanatların, bir süre sonra yok olduğu, sonra tekrar evrimleştiği ve sonra tekrar yok olduğu iddia edilmektedir.) Örneğin Nature dergisinde yayınlanan bir makalede, çomakböceği olarak bilinen türlerin (Phasmatodea) kanatlarını yitirdikten sonra kas ve sinir sistemlerini korudukları, ancak daha sonra kanatların tekrar çıkabildikleri ileri sürülmektedir. Bu iddia, evrimciler arasında bile makul bir iddia olarak karşılanmamaktadır. Nature dergisi konuyu kapaktan vermiş olmasına rağmen, söz konusu iddianın, teorinin günümüzde evrimcilerce benimsenen yapısına aykırı olduğunu belirtmektedir.237

Ünlü bilim dergilerinden New Scientist'te de, bu tür iddialar için entomologların (böcek bilimcilerin) "İmkansız, imkansız, imkansız..." şeklinde tepki verdikleri belirtilmektedir.238 Michael F. Whiting, Science News dergisinde yayımlanan haberde ise "Bu, sanki memeli grubundan bir bilim adamının, ortalıkta dört ayağı üzerinde yürüyen bir balina görmesi gibi bir şeydir" yorumunu yapmaktadır.239

Evrimciler, iddialarının hiçbir temeli olmadığını gördükleri halde, bu durumu göz ardı ederek içi boş kelimelerle zorlama evrim açıklamaları yapmaktadırlar. Ancak canlıların yoktan var edildiğini gösteren deliller hiçbir aldatmacayla örtülemeyecek kadar açıktır. Evrimciler bu gerçeği kabullenmek istemeseler de, Allah'ın muhteşem sanatı ve sonsuz aklı, kainattaki tüm varlıklarda tecelli etmektedir. Allah bir Kuran ayetinde, insanların yaratılış gerçeği üzerinde düşünmeleri gerektiğini şöyle bildirmektedir:
Ey insanlar, (size) bir örnek verildi; şimdi onu dinleyin. Sizin, Allah'ın dışında tapmakta olduklarınız -hepsi bunun için biraraya gelseler dahi- gerçekten bir sinek bile yaratamazlar. Eğer sinek onlardan bir şey kapacak olsa, bunu da ondan geri alamazlar. İsteyen de güçsüz, istenen de. (Hac Suresi, 73)
227. Pierre P. Grassé, Evolution of Living Organisms, Academic Press, New York, 1977, s. 30.
228. M. Kusinitz, Science World, 4 Şubat 1983, s. 19.
229. New York Times Press Service, San Diego Union, 29 Mayıs 1983; W. A. Shear, Science, cilt 224, 1984, s. 494.
230. R. J. Wootton, C. P. Ellington, "Biomechanics and the Origin of Insect Flight", Biomechanics in Evolution, ed. J. M. V. Rayner, R. J. Wootton, Cambridge University Press, Cambridge, 1991, s. 99.
231. How Flies Fly, Nature, Jeremy Thomson, 22 Ağustos 2001; http://www.nature.com/ nsu/nsu_pf/010823/010823-10.html
232. Michael Dickinson, "Solving the Mystery of Insect Flight", Scientific American, Haziran 2001; http://www. sciam. com/2001/0601issue/0601dickinson.html
233. Michael Dickinson, "Solving the Mystery of Insect Flight", Scientific American, Haziran 2001; http://www. sciam. com/2001/0601isue/0601dickinson.html
234. Michael Dickinson, "Solving the Mystery of Insect Flight", Scientific American, Haziran 2001; http://www. sciam. com/2001/0601issue/0601dickinson.html
235. http://www.netcevap.org/hurriyetbilim 030322.html; ["Sinekler Nasıl Uçar?", Hürriyet Bilim dergisi, 22 Mart 2003.]
236. http://wings.avkids.com/Book/ Animals/instructor/insects-01.html
237. Michael F. Whiting, Sven Bradler, Taylor Maxwell, "Loss and recovery of wings in stick insects ", Nature, cilt 421, 16 Ocak 2003, s. 264-267.
238. Nicola Jones, "Stick insect forces evolutionary rethink", New Scientist, 15 Ocak 2003; http://www.newscientist.com/article.ns?id=dn3269
239. Susan Milius, "Retaking Flight: Some insects that didn't use it didn't lose it", Science News, cilt 163, no. 3, 18 Ocak 2003, s. 35.

Dünyanın En Eski Böcek Fosili

Şubat 2004'te, bilim adamları dünyanın bilinen en eski böcek fosilini bulduklarını duyurdular. Nature dergisinde yayınlanan bulgular, uçuş teknolojileri ile dünyadaki en kompleks tasarıma sahip canlılardan biri olan böceklerin uçuşunu, 170 milyon yıl kadar eskiye taşıdı.1 Bu fosil göstermektedir ki, bilinen en eski fosilleşmiş böcek kanadından 70 milyon yıl önce de uçan böcekler yaşamıştır. Bu canlılar da fosil katmanlarında -hiçbir ara form olmaksızın- mükemmel halleriyle yer almaktadırlar.

1. "Fossil Find Is World's Oldest Insect", Scientific American,
12 Şubat 2004; http://www.sciam.com/article.cfm?chanID=sa003&articleID=0007973F-A85D-102A-A85D83414B7F0103; http://www.nytimes.com/2004/02/11/science/11CND-INSECT.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder