27 Mart 2010 Cumartesi

TAVUS KUŞU, ALLAH'IN BENZERSİZ YARATMA SANATININ BİR ÖRNEĞİDİR


İngiltere'deki Bristol Üniversitesi'nde mühendislik tasarımı alanında doçent olan Stuart Burgess, tavus kuşu tüyündeki tasarımı çarpıcı bir şekilde ortaya koymuş ve bu tasarımın hiçbir şekilde Darwin'in "seksüel seçme" teorisiyle açıklanamayacağı sonucuna varmıştır.

Tavus kuşunun kuyruğu, büyük tüyleri, parlak renkleri ve kendisine özgü desenleri ile olağanüstü bir güzelliğe sahiptir. Tavus kuşundaki göz alıcı renklerin bir özelliği de, görüş açısına göre değişmeleridir. Burada renkler pigmentlerle (canlıların dokularına renk veren madde) değil, "ince-film" adı verilen ve tüycüklerde oluşan optik bir etki sayesinde ortaya çıkar. Kuş tüyleri üzerindeki en ince yapılar olan ve ancak mikroskop altında görülebilen tüycüklerde ortaya çıkan ince-film etkisi, üç keratin tabakada gerçekleşir. Şeffaf keratin tabakalar ışığı kırar ve kırılan ışığın bazı bileşenlerini tutarlar. Yumuşak iç kısmın kahverengi renkte olması, keratin katmanlara karanlık tonda bir arka plan sağlayarak ışığın arkaya geçip kaybolmasını engeller. Böylece yansıtılan ışık, renkleri ortaya çıkarabilir. İnce-film etkisi üç tabakada aynı anda gerçekleşir ve ortaya farklı renkler çıkar. Keratin tabakalarının belli bir rengi üretmesi ancak son derece ince olmaları sayesinde mümkün olur. Keratin tabakaların kalınlığı milimetrenin sadece yirmi binde biri kadardır ve bu kalınlık, en parlak rengi üretmede en ideal kalınlıktır. Çünkü tabaka kalınlığı, gözle görülebilir ışığın dalga boyunu geçmemelidir. Kuyruktaki göz deseninin olağanüstü parlaklığı da kuşun sahip olduğu bu özel renk üretim mekanizmasından kaynaklanır.1


Göz şeklinin çok önemli bir özelliği de binlerce tüycüğün birleşmesiyle ortaya çıkan bir şekil olmasıdır. Birbirlerinden bağımsız olmalarına karşın komşu tüycükler kusursuz bir uyumla göz şeklini oluştururlar. Eğer bu tüycükler rastgele ve düzensiz şekilde dizilecek olsalardı -burada detaylarına girmediğimiz- matematiksel formüllere dayanan geometrik şekiller ortaya çıkaramazlardı. Bu şeklin tesadüflerle ortaya çıkmış olma ihtimali, kuş bakışı bakıldığında bahçedeki çiçeklerin tesadüf eseri detaylı bir göz deseni oluşturması kadar azdır.


Tavus kuşunun kuyruğu, büyük tüyleri, parlak renkleri ve kendisine has desenleri ile olağanüstü bir güzelliğe sahiptir. "T" ve "göz" şeklindeki tüyler yelpaze şeklinde bir dizilime sahiptir. Bu gösterişli görünümünün temelinde mikroskobik ölçüde bir komplekslik bulunmaktadır.

Uçucu kuşların tüyleri merkezi bir gövdeden çıkan tüy, tüycük ve kancalardan oluşur. Kenarlardaki tüycükler bu kancalarla adeta birbirlerine kilitlenirler. Bu kompleks tasarım kuşa güçlü, esnek ve su-geçirmez kanatlar kazandırır. Birbirine sanki bir fermuar gibi tutunan tüylerin bu özel tasarımı, tesadüf iddialarının geçersizliğini bir kez daha ortaya koymaktadır.
Bir erkek tavus kuşu yaptığı kur esnasında kuyruk tüylerini sergilerken ortaya muhteşem bir yelpaze çıkar. Erişkin bir tavus kuşunda her yıl yenilenen yaklaşık 200 kuyruk tüyü vardır. Bunlardan yaklaşık 170'i "göz" desenini oluşturan tüyler, geri kalan 30'u ise "T" şeklini oluşturan tüylerdir.
Yelpaze oluşturan bu tüy tasarımında gözlerin oldukça düzenli bir yayılım gösterdiği, T ve göz tüylerinin de mikroskobik ölçüde çok kompleks bir yapıya sahip oldukları görülür. Gözlerin her biri görünür vaziyettedir, çünkü yelpazede ön sıraya kısa tüyler, arka sıraya uzun tüyler yerleştirilmiştir.

Sergilenen tüylerin güzel görünmesinin nedenlerinden biri de, 180 dereceden daha büyük bir açı üzerinden yarı dairesel bir yelpaze oluşturmalarıdır. Yelpazenin oluşumu -her tüy ekseninin neredeyse ortak geometrik merkezden çıkmalarından dolayı- çok düzgündür. Sergilenen tüylerin merkezden çıkış açıları da belirlidir.

Tüydeki tüm fiziksel yapıların bilgisinin DNA'da saklı olduğunu hatırlamak, tasarımın olağanüstülüğünü bir kez daha vurgular. Keratinin katman sayısı ve kalınlığı, tüycüklerin sayısı, kahverengi arka plan, tüylerin arasındaki mesafeler... Bunların tümü DNA'daki bilgiye göre üretilir. Bu kusursuz güzelliğin, evrimcilerin iddia ettiği gibi rastgele mutasyonlar sonucu ortaya çıkması kesinlikle mümkün değildir.

Bu gerçek, en baştan beri evrim teorisi için büyük bir sorun olmuştur. Canlılardaki yaratılış delillerini kör tesadüflerle açıklama çabasındaki Darwin, arkadaşı Asa Gray'e yazdığı 3 Nisan 1860 tarihli mektupta, tavus kuşu tüyleri hakkında şu yorumu yapmıştır:
Bir tavus kuşunun kuyruğundaki tüyün görünümü, ne zaman bakacak olsam, beni hasta ediyor.2
Tavus kuşunun kuyruğunun güzelliği, kuyruğun işleviyle ilgili değildir. Tavus kuşundaki bu özellik, bir yaratılışın belirgin bir işaretidir. İnsanlara ait tasarımlarda da bir güzellik görüldüğünde bunun bir tasarımcıya ait olduğu hemen anlaşılır. Örneğin bir peyzaj mimarı bahçeye düzen getirmenin ve işlevsellik kazandırmanın yanı sıra, eklediği güzellik ve estetik unsurlarla, bu bahçenin bir mimar tarafından düzenlendiğine dair işaretler de bırakır. Mimarın bahçenin estetiğine eklediği her detay, aynı zamanda bu bahçenin tesadüf eseri düzenlenmediğini gösteren bir delildir. Optik biliminin inceliklerini sergileyen tavus kuşu tüyündeki güzellikler de, bu yaratılışın sahibinin, yani Rabbimiz'in varlığını ortaya koyan estetik harikası örneklerden biridir.

Burada genel hatlarıyla yer verdiğimiz tavus kuşunun tüylerindeki her detay, belli bir amaç için bulundukları yer, şekil, yapı ve renktedir. Bu amaç bizlere Allah'ın sanatını sergilemekte, detaylardaki ilmini tanıtmakta ve Allah'ın insanın hoşuna gidecek benzersiz güzellikler yaratmaya kadir olduğunu hatırlatmaktadır. Bir Kuran ayetinde, canlılardaki farklı renklere dikkat çekilerek, Allah'tan korkan insanların bu gibi gerçekleri kavrayan "ilim sahipleri" olduğu bildirilmektedir:
İnsanlardan, hayvanlardan ve davarlardan da renkleri böyle değişik olanlar vardır. Kulları içinde ise Allah'tan ancak alim olanlar 'içleri titreyerek-korkar'. Şüphesiz Allah, üstün ve güçlü olandır, bağışlayandır. (Fatır Suresi, 28)
1. Stuart Burgess, "The beauty of the peacock tail and the problems with the theory of sexual selection", The in Depth Journal of Creation, vol. 15, no.2, 2001, ss. 94-102.
2. Francis Darwin, Letter to Asa Gray, 3 Nisan 1860, The Life and Letters of Charles Darwin, John Murray, London, vol. 2, 1887, s. 296

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder