Özellikle fosiller alanına baktığımızda çok somut bir gerçekle karşılaşırız: Evrim hiçbir zaman yaşanmamıştır; tüm canlılar, kendilerine has vücut yapılarıyla, hiçbir evrimsel ataya sahip olmadan fosil kayıtlarında aniden belirmişlerdir. Yani fosiller, evrimin hiçbir zaman yaşanmadığını göstermektedir. (Detaylı bilgi için bkz. Harun Yahya, Evrim Aldatmacası ve Hayatın Gerçek Kökeni) Özellikle de kuşlar, fosilleri çok iyi korunduğu için, evrim iddialarını çürüten deliller açısından oldukça zengindir.
150 yıldır yapılan kapsamlı araştırmalara ve geniş imkanlara rağmen, sözde evrim teorisini destekleyecek bulgular bir türlü ortaya çıkmamaktadır. Oysa, eğer evrim denilen bir süreç gerçekleşmiş olsaydı, bu konuda sayılamayacak kadar çok delilin bulunmuş olması gerekirdi. Nitekim Darwin'den bu yana pek çok bilim adamı, çok sayıda delil olması gerektiğini, ama bunların bir türlü bulunamadığını kabul etmektedir. Moleküler Biyolog Michael Denton bu konu ile ilgili olarak şunları ifade etmektedir:
Eğer evrim gerçekten geçmişte gerçekleşmiş olsaydı, kayaların arasında saklanmış çok sayıda ara geçiş formu bulunması gerekirdi. Bunun yerine evrimciler, milyarlarca bilinen fosil içinden sadece az sayıda adayı örnek olarak gösterebilmiştir. Bunlar çoğunlukla hava soluyan balıklar, memeliye benzeyen sürüngenler, Archæopteryx, atlar ve yakın zamanda bulunan sözde yürüyen balinalardır. Bunlar daha yakından incelendiğinde, delil olmadıkları anlaşılır. Ya jeolojik zamanda yerleri yoktur, ya da kendi başlarına ayrı türlerdir veya her ikisi de geçerlidir.1
Fosil kayıtlarında bulunan canlılar hep kusursuz ve tamdırlar. Hiçbiri bu resimlerde görüldüğü gibi ara aşamada değildir. Eğer evrim teorisinin iddia ettiği gibi bir canlının kemikleri rastgele tesadüflerle düzenlenecek olsaydı, resimlerde görülen sakat veya eksik yapıların çok yüksek oranlarda fosil kayıtlarında görülmesi gerekirdi. Ancak yeryüzü katmanları hep kusursuz yapılara sahip fosillerle doludur. Evrimciler canlıların aşama aşama gelişerek bugünkü hallerini aldıklarını öne sürerler. Ancak yıllardır yapılan araştırmalara rağmen yeryüzü katmanlarında bu resimlerdekine benzer sözde ara formların tek bir örneğine bile rastlanmamıştır. Bu durum açıkça göstermektedir ki, canlılar birbirlerinden türememişlerdir; her bir grup kendilerine özgün ve kusursuz yapılarıyla yaratılmıştır. |
Ancak yüzyılı aşkın bir süredir hararetle yürütülen "ara geçiş formu bulma" çabalarına rağmen, istenen fosillerden bir tane dahi bulunamamıştır. Evrimcilerin bu konuda yaptıkları "itiraf"lardan bazıları oldukça çarpıcıdır. Bu itirafların başında teorinin kurucusu Charles Darwin'in sözleri gelir. Darwin, Türlerin Kökeni isimli kitabında ara geçiş formları konusundaki ümitsizliğini şöyle ifade eder:
Türler başka türlerden belli belirsiz aşamalardan geçerek türediyse, neden her yerde sayısız geçişsel biçimlere (ara geçiş formlarına) rastlamıyoruz? Bugün gördüğümüz türler yerine doğada neden biçimlerin karmakarışıklığı ile karşılaşmıyoruz?2
DINO KUŞLAR SADECE HAYAL ÜRÜNÜDÜREvrimcilerin, kuşların dinozorlardan evrimleştiklerini ispatlayabilmeleri için, yandaki resimlerde görülen sözde ara geçiş formlarının fosillerini bulmuş olmaları gerekirdi. Ancak, fosil kayıtlarında dinozorlara ve kuşlara ait birçok fosil bulunmasına rağmen, hayali dino-kuşlardan eser yoktur. Evrimcilerin iddiasına göre çok sayıda rastlanması gereken yarı sürüngen-yarı kuş özellikleri taşıyan kusurlu, eksik organlı garip canlıların hiçbiri yeryüzü katmanlarında yer almamaktadır. Fosil kayıtlarında bulunan canlılar hep kusursuz ve tamdırlar. Hiçbiri bu resimlerde görüldüğü gibi ara aşamada değildir. Bu gerçek, evrimin hiçbir zaman yaşanmadığının önemli bir delilidir. |
Darwin'den sonra, 19. yüzyılın son çeyreğinde ve 20. yüzyıl boyunca büyük bir hararetle süren ara form bulma çabaları ise hüsranla sonuçlanmıştır. Ünlü evrimci paleontolog Derek W. Ager ise, "Sorunumuz şudur: Fosil kayıtlarını detaylı olarak incelediğimizde, türler ya da sınıflar seviyesinde olsun, sürekli olarak aynı gerçekle karşılarız; kademeli evrimle gelişen değil, aniden yeryüzünde oluşan gruplar görürüz." diyerek, fosil kayıtlarının evrime karşı olduğunu itiraf etmektedir.3
Bir başka evrimci paleontolog Mark Czarnecki de, fosil kayıtlarının evrimi değil, yaratılışı destekler nitelikte olduğunu şöyle itiraf eder:
Teoriyi (evrimi) ispatlamanın önündeki büyük bir engel, her zaman için fosil kayıtları olmuştur... Bu kayıtlar hiçbir zaman için Darwin'in varsaydığı ara formların izlerini ortaya koymamıştır. Türler aniden oluşurlar ve yine aniden yok olurlar. Bu beklenmedik durum, türleri Allah'ın yarattığına destek sağlamıştır.4Bugüne kadar evrimcilerin evrimin delili olarak sundukları fosillerin birçoğunun ya sahte olduğu anlaşılmıştır ya da evrimcilerin fosiller üzerinde taraflı ve bilimsel yöntemlere uygun olmayan yorumlar yaptıkları ortaya çıkmıştır. (Bu çarpıtmalara ilerleyen bölümlerde detaylı olarak değinilecektir.) Bugün evrimcilerin evrimin delili olarak öne sürebilecekleri bir tek fosil örneği dahi yoktur. Nitekim, ünlü evrimcilerden ve Oxford Üniversitesi zoologlarından Mark Ridley, evrimcilere şöyle bir tavsiyede bulunmaktadır:
Gerçek bir evrimci hiçbir zaman, yaratılışa karşı evrim teorisine dayanak olarak fosil kayıtlarını kullanmaz.5
1. Michael Denton, Evolution: A Theory in Crisis, Burnett Books, London, 1985, s. 368.
2. Charles Darwin, Türlerin Kökeni, s. 18.
3. Derek A. Ager, "The Nature of the Fossil Record", Proceedings of the British Geological Association, vol. 87, 1976, s. 133.
4. Mark Czarnecki, "The Revival of the Creationist Crusade", MacLean's, 19 Ocak 1981, s. 56.
5. "Who Doubts Evolution?", New Scientist, vol. 90, 25 Haziran 1981, s. 831.)
2. Charles Darwin, Türlerin Kökeni, s. 18.
3. Derek A. Ager, "The Nature of the Fossil Record", Proceedings of the British Geological Association, vol. 87, 1976, s. 133.
4. Mark Czarnecki, "The Revival of the Creationist Crusade", MacLean's, 19 Ocak 1981, s. 56.
5. "Who Doubts Evolution?", New Scientist, vol. 90, 25 Haziran 1981, s. 831.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder