Tüylerin kökeni ile ilgili iddialar değerlendirilirken, tüylerin yapısının kompleksliği özellikle dikkate alınmalıdır. Nic Bishop, The Secrets of Animal Flight (Hayvanlarda Uçuşun Sırları) adlı kitabında tüyler hakkında şunları söylemektedir:
Tüyler basit görünebilirler ancak aslında çok karmaşıktırlar. Her birinin bir milyondan fazla çok küçük parçası olabilir.1Tüylerin kompleks anatomisi, tüyün işlevine göre farklılık gösterir. Örneğin, uçuş tüylerinin kompleks şekli, uzun, ince ve sağlam bir saptan her iki tarafa doğru çıkan, dokuma şeklindeki kanatçıklardan oluşur. Bu sap, içi boş, sert bir yapıdan oluşur ve kanca olarak adlandırılan uzantılara destek veren, sağlam ama esnek bir yapıdır.2
1) Kuşun kanatları etrafından hızla geçen hava, kaldırma kuvveti oluşturur. (2) Daha fazla kaldırma kuvveti elde etmek için kuş kanatlarını büker. Böylece kanatların üzerinden akan hava hızlanır. (3) Eğer kanat çok yukarı doğru bükülmüşse, hava kanadın üst kısımlarına doğru kolayca akamaz ve kuş hızını kaybederek duraksar. Kuşlar uçarken aerodinamik kuvvetlerin prensiplerini kullanırlar. Kuşların uçuş için kullandıkları bu teknikler, onlara Allah'ın ilham ettiği hareketlerdir. Kuş kanatlarının üst kısmı bombeli, alt kısımları düzdür. Bu şekil, kanadın üst tarafında, altına göre daha alçak bir basınç oluşturur. Hava basıncındaki bu fark, kanatları yukarı iterek kuşun yükselmesini sağlayan kaldırma kuvvetini oluşturur. (solda) |
Tüyler doğal bir mühendislik harikasıdır. Öncelikle, çok hafif ve yapısal olarak çok kuvvetlidirler; bir yarasanın uçma esnasında kullandığı kanatları, gerilmiş deriden ya da uçak kanatlarının bükülmez yapılarından kat kat daha çok yönlüdürler. Hasar gördükleri zaman da onarımları çok daha kolaydır... Neredeyse ağırlıkları olmadığı halde kuvvetleri vardır. Tüyün sert sapı, destek gerektiğinde bükülmezlik sağlar, ancak uç kısmına doğru yumuşak olması, havada yapılan çok ani manevralar için gereken esnekliği sağlar. Yumuşak ama sağlam olan bu dokumanın düzgünlüğünü hissedin. Kancaları ayırın, sonra bir kuşun gagasıyla tüylerini düzelttiği gibi parmak uçlarınızla onları tekrar birbirine geçirin. Bunu sağlayan tasarımın şaşırtıcı karmaşıklığı, bir kuş tüyünün mikroskobun altında incelenmesiyle takdir edilebilir.3Tüyler, üst yüzeydeki havanın alt yüzeydeki havadan daha hızlı akmasını sağlayarak kuşun havalanması için yaratılmışlardır. Böylece kanat üzerindeki hava basıncı da azaltılır. Kanatlar üzerindeki bu kaldırma etkisine "Bernoulli etkisi" denilir. Uçaklarda da,kanatların üst tarafı alt tarafından uzun ve eğimlidir. Bu şekilde hava, kanadın üst tarafından daha hızlı akar ve buradaki basınç azalır. Kanadın alt tarafındaki basınç üst tarafındakinden fazla olduğu için, uçağı yukarı doğru kaldıracak bir kuvvet oluşur ve uçak yer çekiminin etkisinden kurtularak havalanır. Kuşlarda ise bu etkinin sağlanması için uçuş tüyleri asimetriktir. Ayrıca uçuş esnasında hava ile doğrudan temasta olan ön uçta, daha küçük bir tüy kanadı vardır. Kuşun kanadındaki kompleks aerodinamik prensipler, uçak kazalarının en temel nedeni olan hava boşluğunun olumsuz etkilerini azaltıcı bir mekanizma içerir.4 Kuşun kanat ucunda bulunan ve özel olarak yaratılmış olan yarıklar da, hava akımının bir kısmını geçirirler. Bu, modern uçaklarda mühendislerin, kanat üzerlerinde küçük ek kanat uçları tasarlayarak taklit ettikleri bir yeniliktir.
Ayrıca kuşlar, kanat şekillerini ve akım özelliklerini, havalanmayı, uçuş kontrolünü ve yere inişi kolaylaştıracak şekilde değiştirebilirler. Tüylerini ise, havaya olan dirençlerini değiştirecek şekilde bükebilirler. Bu son derece kompleks bir tendon sisteminin kullanılmasıyla mümkün olur.5
Kuşun tüyleri, deri ve alt deri kasları, kirişleri (kemikleri ve organları birbirine bağlayan doku), beyin ve duyu organları birbirlerine bağlı bir yapıyı oluştururlar. Bu yapı, tüy sisteminin tam olarak çalışması için gerekli olan, indirgenemez komplekslikte bir yapıdır. Bunlardan birinin eksikliği uçuşu engelleyecektir. Tüyün bölümlerinin açısı, kalınlığı, şekli gibi detaylarının, çok az değişkenlik göstermesi de son derece önemli ve hayatidir.6 Çünkü birçok küçük sapma, uçuş sisteminin genelini çalışmaz hale getirebilir.
Deri üzerindeki özel kaslar, kuşun, tüylerini detaylı ve kontrollü şekilde hareket ettirmesini sağlar. Bu sistem kuşun uçmasına ve kimi zaman da korunmasına yardımcı olur. Kuşlar tüylerini birçok farklı nedenle kabartır: Daha büyük görünerek düşmanlarını korkutmak, kendilerini daha sıcak tutmak veya çiftleşme mevsiminde diğer kuşların ilgisini çekmek bu nedenlerden birkaçıdır.7
Uçuş için bir başka koşul da, kuşun kanatları, kuyruğu ve diğer bölümlerindeki tüylerin olması gerektiği şekilde düzenlenmesidir. Tüylerin olması gereken düzende dizilmeleri zorunluluğu, evrimciler açısından bir problem teşkil eder. Çünkü zaten kökenini açıklayamadıkları tüylerin bir de uçuşa uygun tasarımla dizilmeleri gereklidir. Tüylerin hangi yönlerde dizileceği, hangi boyuttaki tüylerin hangi bölgede yer alacakları, her iki kanatta simetrik olarak dizilmeleri gibi koşulları, bilinçsiz, tesadüfi etkilerle açıklamak mümkün değildir.
Tüydeki tüm fiziksel yapıların bilgisi DNA'da saklıdır: Keratinin katman sayısı ve kalınlığı, tüycüklerin sayısı, renkler, tüyler arası mesafeler... Bunların tümü DNA'daki bilgiye göre inşa edilir. Bilindiği gibi canlının genetik bilgisindeki -DNA'daki- en ufak bir dizilim hatası, son derece ciddi şekil ve fonksiyon bozukluklarına sebep olur ki, bu gibi dizilim hatalarının, yani mutasyonların tüyleri ortaya çıkardığına inanmak, imkansıza inanmaktır. Kaldı ki bir tüyün inşası için gerekli olan kodlama bilgisi, bir pulunkinden son derece farklıdır. Evrimcilerin iddia ettiği gibi pulların tüylere dönüşmesi, kuşun DNA'sında yepyeni bir genetik bilginin ortaya çıkması anlamına gelir. Tüyün yapısı, şekli, rengi vs. gibi her türlü detay -örneğin sağ tüycükteki sağ kancanın üzerindeki keratinin doğru kalınlıkta olması- genetik koda eklenecek yeni talimatlarla belirlenmelidir. Ancak evrim teorisinin bilinçsiz, tesadüfi etkilerle işlediğini iddia ettiği doğal seleksiyon ve mutasyon mekanizmaları, mükemmel bir tasarıma ait genetik bilginin, bir kuşun DNA'sında nasıl ortaya çıktığını açıklayamazlar.
Tüylerdeki tasarımın yanı sıra, estetiğin, güzelliğin, belirli bir düzen içindeki desenlerin ve simetrinin de, evrimcilerin iddia ettiği gibi rastgele mutasyonlar sonucu ortaya çıkması mümkün değildir. Çünkü laboratuvarlarda yapılan sayısız mutasyon deneyi kesin olarak göstermiştir ki, mutasyonların organizmanın DNA'sına "bilgi" eklemesi söz konusu değildir. Mutasyonlar etkili oldukları zaman, daima morfolojik (şekilsel) bozuklukların ortaya çıkmasına neden olmaktadırlar. Rastgele mutasyonlarla, örneğin bir tavus kuşu tüyündeki kompleks yapıların ve göz alıcı güzelliklerin ortaya çıkabileceğini kabul etmek; bir kulübenin yağmur, şimşek ve rüzgarla zaman içinde bir saraya dönüşebileceğini kabul etmek kadar mantıksızdır.
1. N. Bishop, The Secrets of Animal Flight, Houghton Mifflin, Boston, 1997, s. 9.
2. W. J. Bock, "Explanatory History of the Origin of Feathers", American Zoology, vol. 40, 2000, ss. 478-485.
3. R.T. Peterson, The Birds, Time, New York, 1963, s. 33.
4. M. Denton, Evolution: A Theory in Crisis, Adler and Adler, Bethesda, 1986, s. 202.
5. M. Denton, Evolution: A Theory in Crisis, Adler and Adler, Bethesda, 1986, s. 202.
6. S. F. Tarsitano, A. P. Russell, F. Horne, C. Plummer, K. Millerchip, "On the evolution of feathers from an aerodynamic and constructional point of viewpoint", American Zoology, vol. 40, 2000, ss. 676-686.
7. S. Burgess, "The Beauty of the Peacock Tail and the Problem with the Theory of Sexual Selection", The in Depth Journal of Creation, vol. 15, no. 2, 2001, ss. 94-102.
2. W. J. Bock, "Explanatory History of the Origin of Feathers", American Zoology, vol. 40, 2000, ss. 478-485.
3. R.T. Peterson, The Birds, Time, New York, 1963, s. 33.
4. M. Denton, Evolution: A Theory in Crisis, Adler and Adler, Bethesda, 1986, s. 202.
5. M. Denton, Evolution: A Theory in Crisis, Adler and Adler, Bethesda, 1986, s. 202.
6. S. F. Tarsitano, A. P. Russell, F. Horne, C. Plummer, K. Millerchip, "On the evolution of feathers from an aerodynamic and constructional point of viewpoint", American Zoology, vol. 40, 2000, ss. 676-686.
7. S. Burgess, "The Beauty of the Peacock Tail and the Problem with the Theory of Sexual Selection", The in Depth Journal of Creation, vol. 15, no. 2, 2001, ss. 94-102.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder